Bu gece, bu cadde

Posted by Oduncu Gömleği | Posted in , , , | Posted on Cumartesi, Temmuz 24, 2010

Sokak müzisyenini göremedim henüz ama duyuyorum. Bu cadde de bir yerlerde. Ay çoktan aldı yerini, güneşi önemsemiyorum şimdi. Bir kaç arkadaşımla karşılaştım, artık önemsemiyoruz güneşi. Bu gece turistik bir kentin popüler caddesi bu cadde. Bu gece için, adım atacak yeri zor buluyoruz. Önemsemiyoruz. Hızlı notalar fırlıyor göremediğimiz gitaristin ellerinden. Ben böyle bir gamı daha önce duymuştum, neyse diyorum. Önemsemiyorum. Gördüm onu sanırım. Hayır, onları. İki kişilermiş. Kadın çalıyor gitarı. Adamı gördünüz mü ? Şu kır ve uzun saçlı olan. Tek ayağı sakat belli, hani dans ediyor. Şu sendelemeleri figür gibi duran adam, sesi nasıl da güzel. Hangi lisan bu ? Önemsemiyoruz, bizi de dans ettiriyor."Madem sakat değilsiniz, dans edin" diyor sözleri. Kadın gülümsüyor gözleri kapalı. O da kör mü yoksa diye zevzekçe bir kuruntu yapıyoruz, gülümsüyoruz ve önemsemiyoruz. Yürümüyoruz şimdi, bi sağa bi sola kayıyoruz. Biz değil, tüm cadde. Biliyorum bu Van Morrison' ın Wild Night şarkısı. Nasılda oturdu ama geceye. Oturmasaydı bile bu gece, bu cadde bir barış festivali. Evet, tam müze binasının önünde dans ediyor o ikili şimdi gördüm. Neydi bu yetmişlerden mi, seksenlerden mi öyle bir şey bu dans. Boogie Woogie. Bilmediğimiz şarkının namelerini eşlik ediyoruz şimdi. "Uuuuuuu Vahşi gece seni çağrıyor" Tüylerimiz diken diken, bu gece, bu caddeden mi yoksa çirkin sesimizden mi bilmiyoruz. Durma diyor arkamda ki küçük kız. 6 yaşında olsa gerek. Çocuk saflığıyla dans ediyor. "Aaaaaaa Vahşi gece çağrıyor" diye. Anlam veremiyorum. "Kaç yaşındasın sen ?" diyorum. "Senin kadar gencim." diyor bir ses. Küçük kız değil, orta yaşlı bir hali olan babası kravatını gevşetirken. "Seni tanıyor muyum ?" diyorum. Gitarist kadın "Önemi yok!" edasında bir nara atıyor. Tek başıma herkesle konuşuyorum bu gece, bu cadde de. Hayır daha içmedim, ayığım diye düşünüyorum. Önemi yok diye bağrıyor tüm kalabalık. Küçük kızı ve babasını gözden kaybediyorum. Arkamı döndüğümde kalabalık çoğalmış. Rüyalarımda bile göremediğim rüyalarımın kadını sakat adama eşlik ediyor. "Ceketini kap, boya ayakkabılarını vahşi gece çağrıyor" Tüm dünya sadece bu cadde bu gece. Yazmalıyım bunları, tükenmesin kötü bir yemek gibi diye düşünüyorum. Şarkı da "Herşey tamam ve şimdi dışarıda yürüyorsun" diyor. Bu mu diyorum. En güzel gece bumudur diyorum, bunu tam anlamıyla mı sonlandırmalıyım diye düşünüyorum. Bugün mü ölmeliyim diye. Bu hafif karamsar iyi niyetli düşünceyi aklımdan çıkarmam sadece bir kaç saniyemi alıyor. Terlediğimi hissediyorum. Farkediyorumki hala dans ediyorum. Arkadaşlarım soruyor "Aynı şarkıyı kaç kere daha dinleyeceksin?" diye. "Onlar çalmayı bırakana kadar dinleyeceğim, hatta dans edeceğim." diyorum nefes nefese. "Onlar dediğin senin müzik setin." diyor bir tanesi. Gözlerimi açıyorum. Evdeyim, Van Morrison 33'lüğü dönüp duruyor. Hayal kırıklığıyla bir kez daha uyanıyorum. Belim ağrıyor, bir masada uyuyakaldığımı farkediyorum. Hey! Bu demin anlattığım cadde, kenarda ki kafede uyuyakalmışım. Müzisyenler hala orda, insanlar dans ediyor. Bir önceki sadece kabusmuş. Şimdi ise gerçek mi rüya mı bilmediğim bir cennetin içinde bir kes daha bağrıyorum bu sefer orijinal dilinde "Oooh - Weee! The Wild night is calling!" 

Comments (0)

Yorum Gönder