Otobüs durağı kızları ve avcıları

Posted by Oduncu Gömleği | Posted in , , , , | Posted on Salı, Ağustos 03, 2010

Olur ya, otobüs yolculuğunu severiz biz yanımızda mp3 çalar varsa. Kulaklıkların ikiside çalışıyorsa, şarjı tamsa. O zaman yolculuk uzun sürsede pek sallamayız şehiriçi trafiğini. Her neyse. Her haftasonu şehir merkezine inmek zorunda olan, (Niyeyse, bok var sanki) bir dallamanın günlüğünden geliyor Otobüs Durağı Kızları;
___________________________________________________________________________
Ya mnakoyim! Delirecem yahu. Ulan günlük. Bizim oranın durağı Ulus gibi lan, her yöne dağılıyo. Çok karizma ceketimi giyip gidiyorum durağa, en cool tavırlarla yaslanıyorum böyle mal mal ayakkabılarıma bakıyorum. Bence dışarıya şahane görünüyor bu hareket yahu. Neyse, karı kız akıyor tabii izdivaç durağı. Beğeniyorum renkli gözlüleri bilmemne. Doluyor taşıyor durak, ulan bindiğim otobüse bi tanesi binmiyor çıldıracağım lan. Çıldır Bülent. Vay mnakoyim diyorum kendi kendime. Gidiyorum ikiside boş olan koltuklardan birine oturuyorum hep. Ondan sonra yol boyu gerilim yaşıyorum günlük. Her durakta bakıyorum güzel karı kız biniyo mu diye. Lan biniyo, hep başka yerlere oturuyolar. Yanıma bi adam ve ya teyze oturacak diye çok tırsıyorum. Tırsıyorum Muhittin. Böyle bi gerilim işte. O’nun dışında. Bugün okulda Sibel ile konuşuyorduk sonra yanımıza Murat Gel.....

Şimdi burda ki Tırsıyorum Muhittin’in yaşadığı gerilimi yaşamayan bir tane ergen, bir tane dersaneye giderken “lanlanlan of ne güzel” demiyen erkek var mıdır söyleyin bana !?
YOKTUR!
Biz bunun bilincindeyiz. Ankara’nın birçok otobüs durağında gözlem yaptık. Hep heyecanlarını gizleyen, mavi jojoba tanesi ağırlığında nefesler alıp veren, ‘mal mal ayakkabılarına bakan’ erkekler gördük buralarda. Ha bazı izmaritleri toplayan erkekler vardı elbet ama onlar yolcu değil, yolcu olsa onlarda bu gerilimi yaşayacaklardır. İnsanın gözünün “Şepeşülle” adını verdiğimiz titreşiminden anlaşılabiliyor bu.

Otobüs Durağı Kızları’ ise, çoğu birşeyin farkında olmayan figüranlardır. Farkında olanlar ise, farkında değillerdir yani farkındalığın gibi bir zeytin bu. Farkında Osman.
Ekibimizden bir bayan arkadaşımızı hazırlayıp, çılgın fırça darbeleriyle bir seks makinasına çevirip Eryaman’ın Bakanlık güzergahında ilerleyen otobüslerinin birinin durağına gönderdik. Otobüs durağı kızımız, sadece durarak. Ergenlere olması gereken etkiyi yarattı. Yani burdan anlayacağımız Otobüs Durağı Kızları sabit, steril ve Damacana misali bir figüranlık farkındası İskenderin yağsız yenmesi gibi bişey olsa gerek ki sabit durmaktadırlar. Anladınız değil mi ?
Herneyse, ergenlerin kendi yaratıcılıkları, her ODK(Otobüs Durağı Kızı) tavlama taktikleri, tarzları, moleküler sıpapasyon sevinci misali stilleri vardır. Ekibimize dahil ODK’ üzerinde uygulanan taktiklerini anlaşmalı şöferlerimizle oturduğumuz kahverengi banklardan gözlemledik. Gördüklerimize inanmamız zor oldu, zor inandık yani. Zor Fahri, zor. ODK’ avcılarının kendi STAYLA’ hareketleri gözlemlerimize göre şöyle gelişti;

* Sigarayı çektikden sonra dumanı alırken “fıtsszııııpppp” efekti ile içeri çekme.
(Bu hareket ODK’leri etkilemez, yani neden etkilesin ki ? Aksine otobüsde avcının yanına oturma şansını azaltır, malum sigara pek hoş kokmaz. Evet, Marlboro bile kötü kokar)

* Durağın plastik mi yoksa hakiki cam mı olduğunu anlamadığımız şeffaf malzemelerine sırtını yaslayıp, ‘mal mal’ ayakkabılara bakma hareketi. Bu arada “Cam, sağlıktır.”
(Bu Hareket ODK’leri etkilemez, aksine kişi üzerisinde nasıl yazıldığını bilmediğimiz o “Otistik mi lan bu ?” şüphelerini uyandırır. ODK’ler akıl hastalarından pek hoşlanmazlar.)

* Otobüs gelirken otobüsün o çılgın teknoloji harikası ekranında güzergah numarasını öğrenmeye çalışırken, Sanki intikam peşinde bir Brus Vils görmüş edasında, hafif, kısık ve kartal bakışları fırlatmak. Otobüsün kapısı açıldığında basamakları ağır ağır tırmanmak, optik sistemine hala anlam veremediğimiz bir Melih Gökçek harikası olan kart okuyucuya da aynı keskin bakışları fırlatırken buruşmuş ego kartını ağır bir hareketle sokup çıkarmak ve, otobüs içerisinde belirlediği koltuğa ilerlerken de çamura basmışcasına her adımını 1.8 saniye gibi bir yavaşlıkta atmak.
(Bu hantallık ODK’leri etkilemez aksina kişi üzerinde “Öfff yaa(yhaa)” etkisi uyandırır. ODK’ler (potansiyel türkçe katilleridir,o da kısaca PTK’dir. Ne güzel değil mi ?)

* ODK’lerin dikkatini çekmek için avcının en sık kullandığı klişeleri yinelemek. Örneğin; “Pardon şu camı biraz kapatabilir misiniz ?(“aptal gibi sırıtarak” Hayır yani kendin kapatsana lanet adam! Herneyse.)
Avcı ergen ve silah arkadaşı Muharrem’in dikkat çekme amaçlı yolculuk boyunca boş boş konuşmaları. Örneğin; “Ya Muho işte biz de o gün” diye başlayan cümleler kurmak. Sesi Teoman’ a benzetmeye çalışıp cool olma çabasının acısı. Ve benzeri klişe cümleleri yinelemek.
* Bu başlarda, klişe olmadan önce bile işe yaramayacağını tahmin ettiğimiz kelimeler silsilesi artık ODK’lerin ezberinde yer etmiştir. Avcı, yine karavana.

Ekibimizde yer alan gönüllü ODK’ye teşekkür eder ve avcıların taktiklerinin işe yarama olasılığını sorduğumuzda aldığımız cevap. “Yaaa, bırakın bunları olm ya. Az yaratıcı olun.” Mesajı oldu. Lâkin gözlemlerimize dayanarak ODK’mizin de yanıldığını varsayıyoruz. Çünkü bir ODK’yi avlamak için, bu taktiklerin hiçbiri başarılı olmamakta. Gereken tekşey fiziki absolutes çalafinli karizmaya sahip olmak. Halk arasında “Yakışıklı” olmaktır.

İlginize ekibim adına teşekkür eder, yeni, yeniden, bir yeni Reha Muhtar tadında araştırmalarla tekrar birlikte olmaz üzere huzurlarınızdan ayakkabılarıma mal mal bakarak ayrılırım. Hoşçakalın “Mavi Jojoba Taneleri.”

Comments (1)

sen de hoşçakal

Yorum Gönder